Ülkenin başkenti ve en büyük şehri olan Havana, bir çok insanın Küba'da ilk ziyaret ettiği yerdir. Bunda uçuşların daha çok bu şehre olması da etkili.
12 saat beklemeli Moskova aktarmalı Aeroflat havayolları ile buraya uçuşumuz yaklaşık 28 saat sürdü. Uçuşun uzun sürmüş olması benim için büyük bir problem değil. Yanımda getirdiğim "Ulusların Düşüşü" kitabını okuma fırsatını yaklamış oldum. Ancak Aeroflat'in kalitesizliği biraz can sıkıcı oldu. Az sayıda başarısız servisler, dar koltuklar, içki yasağı, önümüzde bulunan LCD menülerinin doğru düzgün çalışmıyor oluşu ... THY'nı çok arattı. Fiyatı daha uygun ancak bir daha tercih eder miyim emin değilim.
Gidişte 4, dönüşte de 3 gün olmak üzere burada tam 1 haftamızı geçirdik. Diyebilirim ki, 1 hafta bu şehirde vakit geçirmek için ideal bir süre. Hem bilinen önemli(turistik) yerleri ziyaret etmek, hem de şehrin tadını çıkarmak ve insanlarla vakit geçirmek için yeterli.
1. Gün
1. Gün
Bugün günlerden mojito ve Malecon
Uzun bir yolculuktan sonra Jose Marti havaalanına vardık. Pasaport, vize ve yurtdışı sağlık sigortası kontrollerinden sonra, 4 günlüğüne kiraladığımız La Habana Vieja'daki(Old Havana) Casa Particular'a gitmek üzere taksiye bindik. Bu yolculukta sadece ilk 4 gün kalacağımız yer belliydi. Devamında başka yerler bulacağımızdan emindik.
Uzun bir yolculuktan sonra Jose Marti havaalanına vardık. Pasaport, vize ve yurtdışı sağlık sigortası kontrollerinden sonra, 4 günlüğüne kiraladığımız La Habana Vieja'daki(Old Havana) Casa Particular'a gitmek üzere taksiye bindik. Bu yolculukta sadece ilk 4 gün kalacağımız yer belliydi. Devamında başka yerler bulacağımızdan emindik.
Adela'ya ait kaldığımız Casa Particular 2 odalıydı ve aile paylaşımlı değildi. Oldukça mütevazi bir evdi. Daha önce Brezilya gibi yerlerde AirBnb üzerinden kiraladığım evlere hiç benzemiyordu. Ancak her şeyi temiz ve düzenliydi. Yan komşunun gürültüsü dışında bir sıkıntı yaşamadık.
Odaya yerleştikten sonra vaktin geç olmasına ve yorgun olmamıza rağmen bir an önce bir şeyler görmek istiyorduk. Hiç bir ülke ziyaretinde bu kadar heyecan yapmamıştım. Bir an önce latin sosyalistleri görmek istiyorduk:). İlk olarak taksiyle gelirken yolda gördüğümüz Ernest Hemingway'in mojito içtiği şu meşhur bar La Bodeguita del Medio'ya gittik. Küba'yı ziyaret eden bloggerların yazılarında mutlaka yer verdiği ve övdüğü bu yeri gözünüzde çok büyütmeyin. Tamamen turistik bir mekan. Mojitosu çok sıradan. Yemeğini yemediğimden yorum yapamayacağım. Sadece ziyaret etmiş ve fotoğraflar çekmiş olduk. Dışardan bir kaç foto çekmek bile yeterli olurdu bence:)
İlk gece en çok dikkatimi çeken, sokaklarda hemen hemen hiç ışık olmayışı ve cıvıl cıvıl oluşu. Barda 2 şer mojito içtikten sonra Malecon'da yürüyüşle günümüzü tamamladık. Havana'nın en uzun ve popüleri olan bu sahil, sokaklardan daha kalabalık. Müzik ve danslarla eğlenen küçük gruplarla karşılaşıyorsunuz.
2. Gün
Bugün günlerden fotoğraf ve plaj
Günümüz sabah içecek su arama ile başladı. Her ne kadar musluk sularının içilebiliyor olduğunu duymuş olsak da, vücudu garantiye almak için hazır su alalım dedik. La Habana Vieja daha önce de bahsettiğim gibi şehrin en eskiölgesi. Haliyle kolayca market bulamıyorsunuz. Uzun bir arayıştan sonra arka sokaklardan birinde sadece su ve bisküvi türü şeyler satan küçük bir dükkan bulabildik.
Kahvaltı muhabbetinden sonra, fotoğraf çekimleri için ikimizin de gözleri klasik arabalara ve eski yapıların olduğu sokaklara çevrildi. 56 model Chevroletlerden, 60'lı yılların limuzinlerine kadar ne ararsanız var. Her biri ayrı bir güzellikte ayrı bir renkte. Keşke bir tanesi benim olsa da İstanbulda turlasam diye hayal etmeden geçemiyorsun. Ev ve araba fotoğrafları çekmede sıkıntı yok. Ancak yerli halkı izin almadan, bir selam vermeden çekmeyin, hoş karşılamıyorlar.
Kaldığımız evin karşısında oturan genç bir Kübalı arkadaşın yardımıyla fabrikadan purolarımızı aldık. Direk bayiden alırsanız çok pahalı olacak(Mesela bir tek Cohiba Esplendidos 23 Eurodan başlıyor) puroları, fabrika çalışanlarından almak çok daha uygun oldu.Ama sokaklarda fake(sahte) purolar da çok fazla. Dikkatli olmanız gerekir.
Kübanın en sıcak döneminde ordaydık(Temmuz-Ağustos). Nemin de çok yüksek olduğunu söylebiliriz. Bu nedenle bir an önce Karayipler'in en büyük adasına ait plajları görmek için can atıyorduk. Ve bir taksi ile anlaşarak en ünlü plajlarından biri olan Santa Maria'ya doğru yola koyulduk. Şehir merkezinden yaklaşık 20-25 dakika sürüyor. Taksiyle 10 CUC a anlaştık. Daha da aşağıya indirebilirdik. Acemilik zamanlarımız. İlk kez bir okyanus plajına gelmiş olduk. Tamamen ince kum ve tertemiz. Tavsiye ederim.
Günü Vedado'da küçük bir gece kulübünde tamamladık. Yine raggeaton çalan bir mekandı. Ama Fena sayılmazdı.
Özellikle mola verdiğiniz her anda birileri ile sohbet edebiliyorsunuz. Daha önce de belirttiğim gibi konuşmayı çok seven bir millet.Sadece göz göze gelmeniz bile sohbet için başlangıçtır. Bazılarının sohbet sonlarına doğru bir şeyler satmaya çalışmaları veya yardım istemeleri beni rahatsız çok etmedi.
3. Gün
Günümüz sabah içecek su arama ile başladı. Her ne kadar musluk sularının içilebiliyor olduğunu duymuş olsak da, vücudu garantiye almak için hazır su alalım dedik. La Habana Vieja daha önce de bahsettiğim gibi şehrin en eskiölgesi. Haliyle kolayca market bulamıyorsunuz. Uzun bir arayıştan sonra arka sokaklardan birinde sadece su ve bisküvi türü şeyler satan küçük bir dükkan bulabildik.
Kahvaltı muhabbetinden sonra, fotoğraf çekimleri için ikimizin de gözleri klasik arabalara ve eski yapıların olduğu sokaklara çevrildi. 56 model Chevroletlerden, 60'lı yılların limuzinlerine kadar ne ararsanız var. Her biri ayrı bir güzellikte ayrı bir renkte. Keşke bir tanesi benim olsa da İstanbulda turlasam diye hayal etmeden geçemiyorsun. Ev ve araba fotoğrafları çekmede sıkıntı yok. Ancak yerli halkı izin almadan, bir selam vermeden çekmeyin, hoş karşılamıyorlar.
Kaldığımız evin karşısında oturan genç bir Kübalı arkadaşın yardımıyla fabrikadan purolarımızı aldık. Direk bayiden alırsanız çok pahalı olacak(Mesela bir tek Cohiba Esplendidos 23 Eurodan başlıyor) puroları, fabrika çalışanlarından almak çok daha uygun oldu.Ama sokaklarda fake(sahte) purolar da çok fazla. Dikkatli olmanız gerekir.
Kübanın en sıcak döneminde ordaydık(Temmuz-Ağustos). Nemin de çok yüksek olduğunu söylebiliriz. Bu nedenle bir an önce Karayipler'in en büyük adasına ait plajları görmek için can atıyorduk. Ve bir taksi ile anlaşarak en ünlü plajlarından biri olan Santa Maria'ya doğru yola koyulduk. Şehir merkezinden yaklaşık 20-25 dakika sürüyor. Taksiyle 10 CUC a anlaştık. Daha da aşağıya indirebilirdik. Acemilik zamanlarımız. İlk kez bir okyanus plajına gelmiş olduk. Tamamen ince kum ve tertemiz. Tavsiye ederim.
Günü Vedado'da küçük bir gece kulübünde tamamladık. Yine raggeaton çalan bir mekandı. Ama Fena sayılmazdı.
Özellikle mola verdiğiniz her anda birileri ile sohbet edebiliyorsunuz. Daha önce de belirttiğim gibi konuşmayı çok seven bir millet.Sadece göz göze gelmeniz bile sohbet için başlangıçtır. Bazılarının sohbet sonlarına doğru bir şeyler satmaya çalışmaları veya yardım istemeleri beni rahatsız çok etmedi.
3. Gün
Bugün günlerden alışveriş ve Casa De La Musica
Kahvaltı muhabbetinden sonra kamera ve çantalarımızı sırtımıza atarak Hotel Inglaterra'ya doğru yola koyulduk. Aslında amacımız HavanaBusTour ile şehri gezmekti. Ama karşımıza Plaza de Armas çıkınca tüm planlar alt üst oldu. Birden alışveriş ve fotoğraf çekimlerine yöneldik.
Plaza de Armas, çevresi turistik kafeler ile çevrili, sokak satıcılarının bulunduğu, vakit geçirmesi çok güzel bir meydan. Eski plaklardan, devrimle ilgili kitap ve dergilere, antika fotoğraf makinelerinden hediyelik eşyalara kadar bir çok şey bulabilirsiniz. Ben daha çok kitaplara yoğunlaşırken, Murat ilgili olduğu 45'lik plaklara sarıldı. Burada birkaç saat geçirdik. Çevresindeki kafeler haricinde, meydanda yorulduğunuz zaman oturabileceğiniz banklar da mevcut.
Murat'la 45'lik plaklara bakarken 2 Kübalı ile tanştık. Bize evlerinde de bir çok plak olduğunu ve daha uygun fiyata(2 CUC) satabileceklerini söylediler. Bizim için de uygundu. Evlerinin uzak olması, bizim yeni yerleri rehber eşleğinde görmemizi de sağladı. Artık 4 kişiydik:)
İlk olarak Calle Obispo(Obispo Street), Calle de Marcadores ve Calle Neptuno(Neptuno Street) caddelerinden geçtik. Buralar alışveriş için ideal caddeler. Özellikle souvenir ve hediyelik eşya ihtiyaçlarınızı giderebilir. Ardından Fresa y Chocolate(Strawberry and Choclate) filminin çekimlerinin yapıldığı, mimarisi çok güzel binayı gezdik. Filmi izlediyseniz ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Yol üzerinde çok eski sokakları ve klasik arabaları da görme fırsatını yakalamış olursunuz.
Murat, o evden yaklaşık 10 plak aldıktan sonra yolumuza devam ettik. Oldukça yorulmuştuk. Odalarımızda dinlendikten sonra Habana Vieja'da, evin yankınında bir çok şirin bir restaurantta akşam yemeği keyfi yaptık.
Gece eğlenmek için Neptuno caddesi üzerindeki Casa de La Musica'yı tercih ettik. Havana'nın en güzel mekanlarından birisidir. Genelde büyük ekranda klipler oynatılarak müzik ambiansı yaratılmış olsa da, ilerleyen saatlerde kendi dans ve müzik şovları ile devam ediliyor. Giriş 10 CUC. Güzel bir masada oturabilmek için bir Havana Club açtırmanız gerekiyor. Türkiye'deki buna benzer mekanlarla kıyaslarsak fiyatlar çok uygun. İlk kez cuba libre(rom+cola dan yapılıyor)'yi denedim. Mojito ve Daiquiri'ye kıyasla çok hoşuma gitmedi. Yanınızda bayan arkadaş yoksa, etrafınız içki ısmarlamanızı bekleyen güzel Kübalı kızlarla çevrilebilir. Ancak ingilizcesi olana denk gelmek çok zor.
Bu 4 günlük Havana keyfinden sonra sırasıyla Varadero ve Trinidad'a gitmek için Viazul otogarına yol aldık. Buradaki işkenceyi anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır. Her tarafta ne yapacağını bilmeyen turistler. Bilet almak isterken bir sürü anlamadığımız şey anlatan çalışanlar. Tavsiyem viazul kullanacaksanız, önceden internetten rezervasyonunuzu yaptırın. Aksi takdirde orada otobüste boş yer olması için dua edersiniz(bizim gibi). Ayrıca otogar(istasyon) önünde taksiler var. 4 kişiyi tamamlayınca Varadero'ya gidiyorlar. Eğer fiyat uygun ise, bunları tercih etmenizi tavsiye ederim. Biz Trinidad'dan Havana'ya dönüşte bunu yaptık ve çok memnun kaldık.
Varadero ve Trinidad gezileri için ayrı günlüklerim olacak.Ülkeye dönüşün son 3 günündeki Havana günlükleri ile devam edelim.
5. Gün
Not: Yazıdaki tüm fotoğraflar bana aittir. İzinsiz kullanılmaması rica olunur.
Kahvaltı muhabbetinden sonra kamera ve çantalarımızı sırtımıza atarak Hotel Inglaterra'ya doğru yola koyulduk. Aslında amacımız HavanaBusTour ile şehri gezmekti. Ama karşımıza Plaza de Armas çıkınca tüm planlar alt üst oldu. Birden alışveriş ve fotoğraf çekimlerine yöneldik.
Plaza de Armas, çevresi turistik kafeler ile çevrili, sokak satıcılarının bulunduğu, vakit geçirmesi çok güzel bir meydan. Eski plaklardan, devrimle ilgili kitap ve dergilere, antika fotoğraf makinelerinden hediyelik eşyalara kadar bir çok şey bulabilirsiniz. Ben daha çok kitaplara yoğunlaşırken, Murat ilgili olduğu 45'lik plaklara sarıldı. Burada birkaç saat geçirdik. Çevresindeki kafeler haricinde, meydanda yorulduğunuz zaman oturabileceğiniz banklar da mevcut.
Murat'la 45'lik plaklara bakarken 2 Kübalı ile tanştık. Bize evlerinde de bir çok plak olduğunu ve daha uygun fiyata(2 CUC) satabileceklerini söylediler. Bizim için de uygundu. Evlerinin uzak olması, bizim yeni yerleri rehber eşleğinde görmemizi de sağladı. Artık 4 kişiydik:)
İlk olarak Calle Obispo(Obispo Street), Calle de Marcadores ve Calle Neptuno(Neptuno Street) caddelerinden geçtik. Buralar alışveriş için ideal caddeler. Özellikle souvenir ve hediyelik eşya ihtiyaçlarınızı giderebilir. Ardından Fresa y Chocolate(Strawberry and Choclate) filminin çekimlerinin yapıldığı, mimarisi çok güzel binayı gezdik. Filmi izlediyseniz ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Yol üzerinde çok eski sokakları ve klasik arabaları da görme fırsatını yakalamış olursunuz.
Murat, o evden yaklaşık 10 plak aldıktan sonra yolumuza devam ettik. Oldukça yorulmuştuk. Odalarımızda dinlendikten sonra Habana Vieja'da, evin yankınında bir çok şirin bir restaurantta akşam yemeği keyfi yaptık.
Gece eğlenmek için Neptuno caddesi üzerindeki Casa de La Musica'yı tercih ettik. Havana'nın en güzel mekanlarından birisidir. Genelde büyük ekranda klipler oynatılarak müzik ambiansı yaratılmış olsa da, ilerleyen saatlerde kendi dans ve müzik şovları ile devam ediliyor. Giriş 10 CUC. Güzel bir masada oturabilmek için bir Havana Club açtırmanız gerekiyor. Türkiye'deki buna benzer mekanlarla kıyaslarsak fiyatlar çok uygun. İlk kez cuba libre(rom+cola dan yapılıyor)'yi denedim. Mojito ve Daiquiri'ye kıyasla çok hoşuma gitmedi. Yanınızda bayan arkadaş yoksa, etrafınız içki ısmarlamanızı bekleyen güzel Kübalı kızlarla çevrilebilir. Ancak ingilizcesi olana denk gelmek çok zor.
4. Gün
Bugün günlerden HabanaBusTour ve Jazz
Daha önce ertelediğimiz HabanaBusTour ile şehrin görmediğimiz yerlerini keşfetme vakti. Daha sonra bir çok çeşidi olduğunu öğrendiğimiz T1 güzergahlı otobüse bindik. Bu tur şehrin gelişmiş merkezini ve devrim meydanını kapsıyor.
Genelde otobüsün üzerinden etrafını seyrederek ilerlerken, Devrim Meydanına(Plaza de Revolucion) varınca hemen indik. Meydanı gözünüzde büyütmeyin, boş büyük bir alan sadece. Ama tarihi değeri elbette küçümsenemez. Buranın en önemli simgeleri -mutlaka fotoğraflarını görmüşsünüzdür- üzerinde Che Guavera ve Fidel Castro'nun büyük çizimleri bulunan 2 bina. Havana'da mutlaka uğrayıp fotoğraf çekmeniz gereken bir meydan. Meydanın yanında aynı zaman da Jose Marti'nin de müzesi var. Ancak ilgimizi çok fazla çekmediği ve planlarımız arasında olmadığı için içine girmedik.
İsterseniz meydandaki ticari klasik arabaları kısa bir tur için uygun fiyata kiralayabilir veya sadece fotoğraflar çekmek için binebilirsiniz.
Turumuz bittikten sonra, aşırı sıcak ve nemin de etkisiyle biraz yorgun düştük. Hem dinlenmek hem de öğle yemeğini yemek ve birer mojito içmek için Neptuno Caddesi üzerindeki Cafe Europa'ya girdik. Fiyatları çok uygun bir mekan. Bazen canlı müzik ve salsa gösterisi oluyor. Sadece klimaları bu büyük alan için yetersiz kalıyor.
Gezerken ilginizi çeken her sokağa girip çıkmaktan çekinmeyin. Ne kaybolmaktan korkun ne de güvenlik endişeniz olsun. Bu çok mutluluk verici bir şey. Kendinizi tamamen özgür ve güvende hissedeceğiniz bir ülke. Bazen en güzel fotoları rastgele girdiğiniz, turistik olmayan sokaklarda çekiyorsunuz.
Bu gece bir jazz club denemek istedik. Hem gitmeden önce not aldığım hem de şehirde tanıştığımız 1-2 kişiden duyduğumuz Vedado'daki La Zorra y El Cuervo(Tilki ile Karga oluyor sanırım)'ya girdik. Giriş 10 CUC ama 2 içeçecek dahil. Oturacak yer bulmanız çok zor çünkü küçük bir mekan. Jazz konusunda uzman biri değilim ama Murat'ın beklentisinin altındaydı. Amerikan jazz'dan farklı olarak sanki salsayla birleşmiş daha hareketli bir jazz türü dinledik.
Daha önce ertelediğimiz HabanaBusTour ile şehrin görmediğimiz yerlerini keşfetme vakti. Daha sonra bir çok çeşidi olduğunu öğrendiğimiz T1 güzergahlı otobüse bindik. Bu tur şehrin gelişmiş merkezini ve devrim meydanını kapsıyor.
Genelde otobüsün üzerinden etrafını seyrederek ilerlerken, Devrim Meydanına(Plaza de Revolucion) varınca hemen indik. Meydanı gözünüzde büyütmeyin, boş büyük bir alan sadece. Ama tarihi değeri elbette küçümsenemez. Buranın en önemli simgeleri -mutlaka fotoğraflarını görmüşsünüzdür- üzerinde Che Guavera ve Fidel Castro'nun büyük çizimleri bulunan 2 bina. Havana'da mutlaka uğrayıp fotoğraf çekmeniz gereken bir meydan. Meydanın yanında aynı zaman da Jose Marti'nin de müzesi var. Ancak ilgimizi çok fazla çekmediği ve planlarımız arasında olmadığı için içine girmedik.
İsterseniz meydandaki ticari klasik arabaları kısa bir tur için uygun fiyata kiralayabilir veya sadece fotoğraflar çekmek için binebilirsiniz.
Turumuz bittikten sonra, aşırı sıcak ve nemin de etkisiyle biraz yorgun düştük. Hem dinlenmek hem de öğle yemeğini yemek ve birer mojito içmek için Neptuno Caddesi üzerindeki Cafe Europa'ya girdik. Fiyatları çok uygun bir mekan. Bazen canlı müzik ve salsa gösterisi oluyor. Sadece klimaları bu büyük alan için yetersiz kalıyor.
Gezerken ilginizi çeken her sokağa girip çıkmaktan çekinmeyin. Ne kaybolmaktan korkun ne de güvenlik endişeniz olsun. Bu çok mutluluk verici bir şey. Kendinizi tamamen özgür ve güvende hissedeceğiniz bir ülke. Bazen en güzel fotoları rastgele girdiğiniz, turistik olmayan sokaklarda çekiyorsunuz.
Bu gece bir jazz club denemek istedik. Hem gitmeden önce not aldığım hem de şehirde tanıştığımız 1-2 kişiden duyduğumuz Vedado'daki La Zorra y El Cuervo(Tilki ile Karga oluyor sanırım)'ya girdik. Giriş 10 CUC ama 2 içeçecek dahil. Oturacak yer bulmanız çok zor çünkü küçük bir mekan. Jazz konusunda uzman biri değilim ama Murat'ın beklentisinin altındaydı. Amerikan jazz'dan farklı olarak sanki salsayla birleşmiş daha hareketli bir jazz türü dinledik.
Bu 4 günlük Havana keyfinden sonra sırasıyla Varadero ve Trinidad'a gitmek için Viazul otogarına yol aldık. Buradaki işkenceyi anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalır. Her tarafta ne yapacağını bilmeyen turistler. Bilet almak isterken bir sürü anlamadığımız şey anlatan çalışanlar. Tavsiyem viazul kullanacaksanız, önceden internetten rezervasyonunuzu yaptırın. Aksi takdirde orada otobüste boş yer olması için dua edersiniz(bizim gibi). Ayrıca otogar(istasyon) önünde taksiler var. 4 kişiyi tamamlayınca Varadero'ya gidiyorlar. Eğer fiyat uygun ise, bunları tercih etmenizi tavsiye ederim. Biz Trinidad'dan Havana'ya dönüşte bunu yaptık ve çok memnun kaldık.
Varadero ve Trinidad gezileri için ayrı günlüklerim olacak.Ülkeye dönüşün son 3 günündeki Havana günlükleri ile devam edelim.
5. Gün
Bugün günlerden Vedado ve Hotel Nacional
Trinidad'dan taksiyle yaklaşık 3,5 saatlik bir yolculuktan sonra Vedado'daki yeni Casa Particular'ımıza(ev sahibi Aime) vardık. Burayı bize Trinidad'daki ev sahibimiz Tanya(isme aldanmayın, Kübalıdır, Trinidad günlüklerinde epey anılacak) tavsiye etmişti.
İyi ki tavsiye etmiş. Hem odamız çok güzel hem de ev sahipleri çok sıcakkanlı ve yardımseverdi.
Girer girmez bize soğuk limonata ikram ettiler. Tarihi binayı tanıttılar. Ön bahçe, mutfak, salon, odamız her şey eksiksiz ve temizdi. Havana'ya gidecek olupta tavsiye yer arayanlar olursa hem fotoğraflarını hem de iletişim bilgilerini paylaşabilirim.
Ev aynı zamanda Vedado'nun en hareketli caddesi olan Calle de 23(23. cadde) e çok yakın. Daha önce gittiğimiz jazz ve salsa barlar bu cadde üzerindeydi.
Bu cadde ile Malecon sahili arasında tarihi Hotel Nacional vardır. Zaten uzaklardan bile görebilirsiniz. Makinemizi alıp o tarafa doğru yöneldik. Yolda ETECSA dan 3 CUC 'a satın alınabilen 1 saatlik internete kafalarını gömmüş gençlerle karşılaştık. Bir daha ispatlandı ki internet iletişimi, gerçek fiziksel iletişimi yok ediyor. İnternete girenler dünyadan kopmuş, başlarını kaldırmıyordu. İnternet yaygınlaşınca, bakalım Kübalılar o konuşkan ve sıcakkanlı hallerine olmaya devam edecekler mi.
Hotel Nacional pahalı bir otel. Ama içine girip fotoğraflar çekmeniz, arka bahçesindeki kafelerde oturmanız veya döviz bozdurmanız için oranın müşterisi olmanıza gerek yok. Biz de hem içerden hem dışardan onlarca fotoğraf çektikten ve tepeden Malecon sahilini biraz seyrettikten sonra ayrıldık.
Eve dönmeden önce Calle de 23 teki kraathane ye benzeyen publardan birinde mojito içelim dedik. Yanımıza gelen oranın müdavimi 2 siyahi arkadaşla saatlerce sohbet ettik. Konuları net hatırlamıyorum ama daldan dala atladığımızı iyi hatırlıyorum. Kübalılarla sohbet ederken devrim konusundan bir anda en iyi clublar konusuna geçtiğinizin farkına varmıyorsunuz.
6. Gün
Trinidad'dan taksiyle yaklaşık 3,5 saatlik bir yolculuktan sonra Vedado'daki yeni Casa Particular'ımıza(ev sahibi Aime) vardık. Burayı bize Trinidad'daki ev sahibimiz Tanya(isme aldanmayın, Kübalıdır, Trinidad günlüklerinde epey anılacak) tavsiye etmişti.
İyi ki tavsiye etmiş. Hem odamız çok güzel hem de ev sahipleri çok sıcakkanlı ve yardımseverdi.
Girer girmez bize soğuk limonata ikram ettiler. Tarihi binayı tanıttılar. Ön bahçe, mutfak, salon, odamız her şey eksiksiz ve temizdi. Havana'ya gidecek olupta tavsiye yer arayanlar olursa hem fotoğraflarını hem de iletişim bilgilerini paylaşabilirim.
Ev aynı zamanda Vedado'nun en hareketli caddesi olan Calle de 23(23. cadde) e çok yakın. Daha önce gittiğimiz jazz ve salsa barlar bu cadde üzerindeydi.
Bu cadde ile Malecon sahili arasında tarihi Hotel Nacional vardır. Zaten uzaklardan bile görebilirsiniz. Makinemizi alıp o tarafa doğru yöneldik. Yolda ETECSA dan 3 CUC 'a satın alınabilen 1 saatlik internete kafalarını gömmüş gençlerle karşılaştık. Bir daha ispatlandı ki internet iletişimi, gerçek fiziksel iletişimi yok ediyor. İnternete girenler dünyadan kopmuş, başlarını kaldırmıyordu. İnternet yaygınlaşınca, bakalım Kübalılar o konuşkan ve sıcakkanlı hallerine olmaya devam edecekler mi.
Hotel Nacional pahalı bir otel. Ama içine girip fotoğraflar çekmeniz, arka bahçesindeki kafelerde oturmanız veya döviz bozdurmanız için oranın müşterisi olmanıza gerek yok. Biz de hem içerden hem dışardan onlarca fotoğraf çektikten ve tepeden Malecon sahilini biraz seyrettikten sonra ayrıldık.
Eve dönmeden önce Calle de 23 teki kraathane ye benzeyen publardan birinde mojito içelim dedik. Yanımıza gelen oranın müdavimi 2 siyahi arkadaşla saatlerce sohbet ettik. Konuları net hatırlamıyorum ama daldan dala atladığımızı iyi hatırlıyorum. Kübalılarla sohbet ederken devrim konusundan bir anda en iyi clublar konusuna geçtiğinizin farkına varmıyorsunuz.
6. Gün
Bugün günlerden Devrim Müzesi
Aime ile sabah kahvaltısı için kişi başı 5 CUC a anlaşmıştık. Her ne kadar Tanya'nınkine göre zayıf olsa da, muhabbetleri kahvaltıyı ziyafete dönüştürdü. Bize özellikle taksiler ve gideceğimiz lokasyonlar konusunda sık sık tavsiyelerde bulundular. Kaldığımız süre boyunca her zaman bir ihtiyacımız olup olmadığını sordular.
Artık Devrim Müzesi(Museo de la Revolucion)'ni ziyaret etme vakti geldi. Habana Vieja(Old Havana) daki yerine collective taksiyle 0.5 CUC'a ulaştım. Murat yorgun ve vücudu güneşten yandığından evde dinlenmeyi tercih etmişti. Yalnız da olsam Devrim Müzesini kaçıracak biri olamazdım.
Havana'da ziyaret edilmesi gereken yerler arasında üst sıralarda bulunan bu müze, özellikle ilgisi olan kişiler için. Eğer müzelerden sıkılan biriyseniz girmeyin, çünkü sadece fotoğraflar ve altlarında o anı anlatan devrim tarihi anlatılıyor. Tüm anlatımlar hem İspanyolca hem İngilizce. Dil konusunda bir sıkıntı yaşamazsınız.
Müze sadece devrim dönemini değil, devrim öncesini ve sonrasını da anlatıyor. İlk kez burada Camilo Cienfüegos, Raul Castro(komutanlığını) ve Juan Almeida'yı tanıdım. Devrim savaşları dışında müzede, 1961 Domuzlar Körfezi Çıkarması, devrimden sonra Fidel'in sağlık, tarım, eğitim ve sanayi alanındaki reformları, Che'nin Mısır ve Sovyetler Birliği ziyaretleri anlatılıyor. Müzede ayrıca devrimci komutanlara ait savaş mühimmatı ve giyecekleri de yer alıyor.
Biraz hediyelik eşya alışverişinden ve dinlenmeden sonra bir salsa cluba gidelim dedik. Calle de 23 üzerinde yer alan ve daha önce gittiğimiz jazz club'ın yanında bulunan Cafe Amor'u seçtik. Haftaiçi olmasından kaynaklanıyor olabilir, hareketsiz ve vasat bir yerdi. Beğenmediğimiz için çıkıp yanındaki cluba girdik. Orası daha iyiydi.
7. Gün
Aime ile sabah kahvaltısı için kişi başı 5 CUC a anlaşmıştık. Her ne kadar Tanya'nınkine göre zayıf olsa da, muhabbetleri kahvaltıyı ziyafete dönüştürdü. Bize özellikle taksiler ve gideceğimiz lokasyonlar konusunda sık sık tavsiyelerde bulundular. Kaldığımız süre boyunca her zaman bir ihtiyacımız olup olmadığını sordular.
Artık Devrim Müzesi(Museo de la Revolucion)'ni ziyaret etme vakti geldi. Habana Vieja(Old Havana) daki yerine collective taksiyle 0.5 CUC'a ulaştım. Murat yorgun ve vücudu güneşten yandığından evde dinlenmeyi tercih etmişti. Yalnız da olsam Devrim Müzesini kaçıracak biri olamazdım.
Havana'da ziyaret edilmesi gereken yerler arasında üst sıralarda bulunan bu müze, özellikle ilgisi olan kişiler için. Eğer müzelerden sıkılan biriyseniz girmeyin, çünkü sadece fotoğraflar ve altlarında o anı anlatan devrim tarihi anlatılıyor. Tüm anlatımlar hem İspanyolca hem İngilizce. Dil konusunda bir sıkıntı yaşamazsınız.
Müze sadece devrim dönemini değil, devrim öncesini ve sonrasını da anlatıyor. İlk kez burada Camilo Cienfüegos, Raul Castro(komutanlığını) ve Juan Almeida'yı tanıdım. Devrim savaşları dışında müzede, 1961 Domuzlar Körfezi Çıkarması, devrimden sonra Fidel'in sağlık, tarım, eğitim ve sanayi alanındaki reformları, Che'nin Mısır ve Sovyetler Birliği ziyaretleri anlatılıyor. Müzede ayrıca devrimci komutanlara ait savaş mühimmatı ve giyecekleri de yer alıyor.
Biraz hediyelik eşya alışverişinden ve dinlenmeden sonra bir salsa cluba gidelim dedik. Calle de 23 üzerinde yer alan ve daha önce gittiğimiz jazz club'ın yanında bulunan Cafe Amor'u seçtik. Haftaiçi olmasından kaynaklanıyor olabilir, hareketsiz ve vasat bir yerdi. Beğenmediğimiz için çıkıp yanındaki cluba girdik. Orası daha iyiydi.
7. Gün
Bugün günlerden Alışveriş ve Türkiye'ye hazırlık
Havanadaki(aynı zamanda Kübadaki) son günümüzü biraz dinlenerek, biraz alışveriş yaparak, biraz da son fotolarımızı çekerek geçirdik.
Brezilyalı bir arkadaşımın tavsiyesiyle, öğle yemeği için El Capitolio'nun arkasındaki Brasil sokakta(Calle Brasil) yer alan El Chachurella(okunuşu biraz zor olabilir) cafe bara gittik. Burası abartısız Havana'daki en cool ve güzel cafelerden biri. Hem iç dizaynı hem de yemekleri çok başarılı. Üstelik fiyatları da çok uygun. Keşke daha önce keşfetseydik veya arkadaşımdan duysaydık dediğim bile oldu. Duvarlarda tüm yabancı ziyaretçilerin hatıra notları var. Havanada yemek yiyeceğiniz yerler arasına mutlaka burayı ekleyin.
Gündüz fotoğraf çekimleri ve alışverişten sonra, gece Miramar'ı görelim dedik. Burayı görünce Havana'daki aslında bir üst sınıf oluştuğunu net şekilde gördük. Bu lüks villalarda kimler oturuyor bilmiyoruz. Ama Habana Vieja veya Vedado'ya hiç benzemiyor. Caddeler bomboş. Herkes ya evinde ya da bölgede bulunan büyük lüks clublarda vakit geçiyor. Hem bütçe el vermediğinden hem de zaman kısıtlı olduğundan bir cluba girmedik. Özetle taksiye binip kaçtık buradan.(Not:Bizim bilmediğimiz yer olabilir tabi ki)
Bir sonraki sabah Aime ve eşiyle vedalaştıktan ve Havana Club'larımızı aldıktan sonra, ülkeye dönüş için taksiyle havaalanına doğru yol aldık.
Havanadaki(aynı zamanda Kübadaki) son günümüzü biraz dinlenerek, biraz alışveriş yaparak, biraz da son fotolarımızı çekerek geçirdik.
Brezilyalı bir arkadaşımın tavsiyesiyle, öğle yemeği için El Capitolio'nun arkasındaki Brasil sokakta(Calle Brasil) yer alan El Chachurella(okunuşu biraz zor olabilir) cafe bara gittik. Burası abartısız Havana'daki en cool ve güzel cafelerden biri. Hem iç dizaynı hem de yemekleri çok başarılı. Üstelik fiyatları da çok uygun. Keşke daha önce keşfetseydik veya arkadaşımdan duysaydık dediğim bile oldu. Duvarlarda tüm yabancı ziyaretçilerin hatıra notları var. Havanada yemek yiyeceğiniz yerler arasına mutlaka burayı ekleyin.
Gündüz fotoğraf çekimleri ve alışverişten sonra, gece Miramar'ı görelim dedik. Burayı görünce Havana'daki aslında bir üst sınıf oluştuğunu net şekilde gördük. Bu lüks villalarda kimler oturuyor bilmiyoruz. Ama Habana Vieja veya Vedado'ya hiç benzemiyor. Caddeler bomboş. Herkes ya evinde ya da bölgede bulunan büyük lüks clublarda vakit geçiyor. Hem bütçe el vermediğinden hem de zaman kısıtlı olduğundan bir cluba girmedik. Özetle taksiye binip kaçtık buradan.(Not:Bizim bilmediğimiz yer olabilir tabi ki)
Bir sonraki sabah Aime ve eşiyle vedalaştıktan ve Havana Club'larımızı aldıktan sonra, ülkeye dönüş için taksiyle havaalanına doğru yol aldık.
Not: Yazıdaki tüm fotoğraflar bana aittir. İzinsiz kullanılmaması rica olunur.
© 2016 aylakrobot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder