18 Mart 2020

Bogota Notları



Kolombiya'ya gelen gezginlerin büyük çoğunluğunun ilk uğrak yeri başkent Bogota'dır. Kolombiya'nın İstanbul'u gibidir. Karmaşıktır, kozmopolitiktir ve bol trafiklidir.

Her şehirde gezginlerin toplandığı, hostellerin bol olduğu bir bölge vardır. Buradaki bölgemizin adı  da Candelaria(Barrio La Candeleria). Bogota'nın Old City'si. En popüler ve güvenli bölgesi. 4 geceliğine 250.000 peso(Yaklaşık 400TRY) ödediğim hostelimin adı Zohar Hosteldi. Biraz pahalı olmasının sebebi tek odalı olması. İlk kez bir hostelde tek oda kiraladım. Hem hotel rahatlığını yaşarım hem de başka gezginlerle arada muhabbet ederim düşüncesiyle böyle bir seçimim oldu. Herkese tavsiye ederim. Hostelden hem rahatlık hem de hizmet olarak çok memnun kaldım.

Colombia, Bogota, Candelaria
Hostelde gezi notlarımı toparladığım bir sabah

Kolombiyalıların renk sevgisi odalara da yansıyor


2 saatlik uykudan sonra -çok ilginç Kolombiya'da hiç uyku ihtiyacı hissetmedim. Sabah 6 da gözlerim faltaşı gibi açılıyordu- kendimi meşhur Bolivar Meydanı'na attım. Bolivar'ı tanımayanlar için bir Google yapmalarını tavsiye ederim. Güney Amerika için çok önemli bir insandır. Tüm Latin Amerika'nın bağımsızlığı ve birleşmesi için mücadeli etmiş Venezüela'lı generaldir. Hugo Chavez en önemli Bolivarcılardan biriydi. 


Bolivar Meydanı

Bogota'da ilk dikkatinizi çekecek şeylerden biri her tarafın polislerle dolu olması. Sahte kimlikle sivil polis olduklarını iddia eden kişilere çok dikkat eden. Yabancıları en çok dolandıran grup bunlar. Güney bölgesi daha da tehlikeli. İkinci gün kazayla girdim. İnsan biraz tedirgin olabiliyor. Sokaklardaki ot kokusu bile kafayı bulmanıza yetebilir.

Ben buraya geldiğimde -2018- Türkiye'de rahip Brunson olayının da katkısıyla büyük bir ekonomi kriz vardı. Dolar 7 TL'yi bulmuştu. Sohbet ettiğim bir çok insan Türkiye deyince ilk olarak ekonomik krizden bahsetti.

İlk yemeğimi meydana yakın -muhtemelen turistik bir yer- La puerta de la Traducion isimli bir restaurantta yedim. Tek dediğim yerel yemeklerinizden istiyorum oldu. İsmini hatırlamadığım çorba türü doyurucu güzel bir yemekti.



Museo del Oro müzesini çok sık duydum. Ancak müzelere hele de altınla ilgiliyse pek ilgi duymadığım için gitmedim. Bunun yerine sokak fotoğrafları çekmeyi tercih ettim. Kolombiya'nın bir çok şehrinde olduğu gibi Bogota da grafitiler konusunda oldukça zengin. 





İkinci gün Bogota'nın sembollerinden biri olan Monte Moserrate'ye çıktım. Deniz seviyesinden 3000 metre yukarıda bulunan bu bölge sadece kilise değil, bir çok restoran ve dükkanlar barındıyor. Buraya teleferik ile çıkılıyor ve biraz uzun bir kuyruk olabiliyor. Buna kesinlikle değeri. Tepede en az 2 saat vakit geçirebilirsiniz. Bogota'yı panoramik olarak izleyebilir, kilise ve sokaklarını gezebilirsiniz. 






Aynı günün akşamı Ricasole isminde hostele yakın lokal bir mekanda yemeğimi yedim. Uygun fiyatlı güzel et yemekleri yiyebileceğiniz bir mekan. Aşağıdaki menüyü 14.500 COP'a kapattım. (KFC de bir menünün 17.900 olmasıyla kıyaslayabilirsiniz.)


Arkasından popüler olduğu için gittiğim BBC(Bogota Beer Company) bana biraz gereksiz pahalı geldi. Bir bira 16.000 COP(yaklaşık 32 lira)'tu.

Bogota'da ilgimi çeken tek müze Botero müzesi oldu. Nedendir bilmiyor bu sanatçının çalışmaları bana çok hoş gelir. Ana müzesi öğrendiğim kadarıyla Medellin'deymiş. Bogota'daki Candelari abölgesinde, 1 saatini ayırın derim.





Bogota maceram Ziparaque kasabası ile devam etti. Otobüs için sabah erken kalktım. Yaklaşık 2.5 saatlik bir yolculuk. O kadar güzel bir yerdi ki, Bogota başlığı altında ezilmesin istedim. Kolombiya notlarıma Ziparaque ile devam için tıklayın.



© 2020 aylakrobot.com





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder