Bir zamanlar Rusyanın, şimdi ise Ukraynanın başkenti. Dinyeper(Dnipro) nehrinin kıyısında kurulmuştur. II. Dünya Savaşında yerle bir edilmesine rağmen ülkenin en büyük, en turistik ve en tarihi şehri. Tarihi derken sadece kiliseler, binalar, köprüler falan olarak düşünmeyin. Otobüsleri, trenleri, metroları da o kadar antika ki, onlara da tarihi desek yanlış olmaz. İlk gördüğümde ne yalan söyleyeyim, komiğime gitmişti.
Geçen yıl şirketten perşembe ve cumayı da alıp hafta sonuyla birleştirerek burada 4 günlük bir gezi yapmıştım. Ama paylaşmak bugüneymiş. 4 gün bana göre bu şehir için oldukça idealdi. Hedeflediğim, not aldığım tüm yerleri görmem için yetti. Bunda bir rehberim olması da etkili olmuştur tabi. Sadece Pirogovo Açık Hava Müzesi beni biraz yordu. Şehrin çok uzağındaydı ve ulaşımı kolay değildi.
Kreschatik caddesi şehrin merkezindeki en işlek caddedir. En soğuk havada bile gösterilerle karşılaşabilirsiniz. Ben gittiğimde yollar trafiğe kapanmıştı. O uzun caddeyi yürümekten çok haz almıştım. Burada Shato Pub Restaurant diye bir restorantta yemek yemiş ve biramızı içmiştik. Bulursanız tavsiye ederim.Ayrıca girdiğim bir kafede surniki isminde bir tatlılarını yedim. Buraya özgüymüş. Bana göre başarılıydı. Siz de deneyebilirsiniz.
Saint Sophia Katedrali de merkezdedir. Ben içine giremedim çünkü yanlış saatte oradaydım. Ama dışardan dbile çok görkemli bir duruşu vardı.(En üstteki resim)
Şehir aynı zamanda altın kubbeli manastırlar şehri olarak da bilinir. Kafanızı nereye çevirseniz bir altın kubbe görürsünüz. Bunun en önemli temsilcisi Pechersk Lavra adıyla bilinen Ortodoks Manastırlarının bulunduğu bölgedir. Sadece manastırlar değil, çevresindeki doğa da çok güzeldir. Gitmişken bol bol yürüyüşte yapabiliyorsunuz.
Bölge içerisinde aynı zamanda meraklısı için Micro miniator Müzesi var. Minyatür ustası Mykola Syadristy tarafından yapılmış, iğne ucundaki tasarımları görünce inanamayacaksınız. Bu eserleri Guiness Rekorlar Kitabına girmiştir. Bunlara merceklerle bakabilirsiniz. Toplamda 20 eser civarı göreceğiniz küçük bir müze. Ama gitmenize değecektir.Bir başka hareketli caddesi de Andriyivskydir. Ben bu caddeyi daha çok sevdim çünkü alışveriş için bire birdi.Ayrıca burda bulunan ünlü Lvivska Kavjarnia çikolata kafesinde hem kahve hem çikolata keyfini sonuna kadar çıkarabilirsiniz. Çok ilginç çikolata tasarımları ile karşılaşacaksınız.
Şehrin dışında, ulaşımı biraz zor ama gitmenize değecek, sit alanı olarak korumaya alınmış Pirogovo Museum var. Aslında bir köydür. Ukraynanın en eski evlerini, marketlerini, el işlerini görebilirsiniz. Ben gittiğimde festival vardı. Her yer bir karnaval havasındaydı. Belki de her zaman öyle kalabalık ve şen şakraktır:) Burası fotoğraf için bulunmaz hint kumaşı. Çok artistik fotolar çektirebilirsiniz(Benim gibi)
Ukraynanın bilinen yanlışlarına gelince, bahsedildiği gibi her tarafta manken gibi güzeller yok. Sokaklarda, metrolarda, marketlerde dolanın, çok güzel diyebileceğiniz az çıkar. Öyle esmer hayranı falan da değiller. Özellikle Türk erkeklerinin pek cool bir imajı yok.
Ama yine de erkek okuyucularının moralini çok bozmayayım, clublar oldukça renkli ve aksiyonu bol:) Ben gittiğimde Arena Club da tadilat vardı o yüzden giremedim. Bir geceyi Club Dante Zoma da geçirdim. Giriş 250 grivna. Bazı güzel gösterileri vardı ama nedense çok tatmin olamadım. Biraz sıkıldım. Bir başka geceyi de Club D'lux de geçirdim. Burda giriş 200 grovni olmasına rağmen(Bu arada sadece erkeklere giriş ücretli) çok daha güzeldi. Gösteriler ve kostümler seyredilmeye değerdi. Bu club ın girişi çok sıkı tutuluyor. Ayakkabıdan tipinize kadar tarıyorlar. Casual giyinmeniz şart. (Gerçi içeri girdiğimde güzel kızlara yazmaya çalışan kısa boylu, esmer, fashion düşmanı, orta yaşlı Türk amcalar da yok değildi ama neyse)
© 2016 aylakrobot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder