Bir çoğumuzun duymadığı bu Baltık şehri, keyifli vakit geçirmek için çok ideal bir yer. Ve sizlere tavsiyem, eğer bir Doğu Avrupa turu yapmayı düşünüyorsanız, burayı başlangıç noktası olarak seçebilirsiniz. THY ile direk uçabilir ve burayı ziyaretten sonra benim gibi Prag'a kadar inebilirsiniz. Yaklaşık 18 gün süren Doğu Avrupa rotamın ilk durağı Estonya'nın başkenti bu şirin mi şirin şehir oldu.
Bir itirafta bulunayım: Havaalanında 20 dakika sorguya çekildim. Avrupa ülkeleri Türkiye'den gelen turistlere karşı daha sorgulayıcı hale gelmiş. Duydukları haberlere ve dış politikadaki değişimleri düşününce insan onlara da hak veriyor.
Havaalanından inince 2 euroya otobüsle şehir merkezine 20-30 dakikada ulaşabilirsiniz. Şehir fazla büyük olmadığı için, yürümeyi de seviyor iseniz, şehir içi hiç bir ulaşım aracına ihtiyacınız yoktur. Ben de günde ortalama 15 km yürüyerek burada kaldığım 2 gün süresince tüm şehri gezdim. Sadece Tartu'ya gitmek için otogara(central bus station) giderken Uber'i kullandım. O da 4 euro falan tutmuştu. Bir de Old Town içinde faytonlar var. Bana hem fazla turistik geldiği hem de hoşuma gitmediği için kullanmadım.
Şehrin kalbi bir çok ülkede olduğu gibi Old Town(Eski Şehir)'da atıyor. Buraya aynı zamanda Kesklinn bölgesi de deniyor. Etrafı yüksek surlarla çevrili bu bölgeyi gezerken kameranızı elinizden düşürmeyecekseniz. Sadece TripAdviser da not aldığınız yerlere değil, gördüğünüz tüm sokaklara dalın. Sanki Orta Çağ Avrupa'sında geziyor gibi hissedecekseniz.
Akşamları en hareketli bölgeler, Old Town girişindeki meydan (Viru Square) ve Town Hall Square (Şehir Meydanı)' dır. Meydandaki mekanlar genelde çok turistik olduğundan, lokal yerleri bulmak için daha arka tarafları keşfetmenizi öneririm. Ben bu bölgeleri genelde fotoğraf, gösterileri izlemek ve meydandaki pazarı gezmek için kullandım.
Şehri tepeden panoramik olarak görmek isterseniz Toompea Tepesi tam size göre. Ben tesadüfen güneşin batışına denk getirdim ve kendimi şanslı hissettim. Bu arada eğer yazın gelmişseniz güneş gece 11 gibi batıyor ve 3 gibi doğuyor. O arada 3-4 saat de tam karanlık olmuyor. O nedenle gününüz çok uzun geçer.
Old Town dışında tavsiye edebileceğim yerler; eğer bahçe ve doğayı seviyorsanız Kadriorg Parkı, Alexander Nevsky Katedrali, Oliveste Kilisesi ve sanatı seviyorsanız Kumu Art Museum diyebilirim. Kadriorg Parkı yürüyüş keyfi için harika bir yer. Bahçe tasarımları fevkalade. Kadriorg Sarayı'da bunun içerisinde.
Pazarları çok severim. Ama buradaki pazar bana biraz zayıf geldi. O yüzden listenize ekleme konusunda insiyatifi size bırakıyorum:)
Toit's City Kafe tasarımıyla çok güzel bir yer. Biz gittiğimizde çok sakindi. Çok acıktığım için beni ancak hamburger tatmin eder dedim:) Fiyatlar azcık yüksek.
Son olarak konaklamadan da bahsedeyim. Ben arkadaşımla birlikte AirBnb'den bir ev kiraladım. Old Town içerisinde çok otantik, çok sevimli bir daireydi. Ev sahibi de çok yardımseverdi. İsteyen olursa ayrıntılarını veririm. Aşağıda odanın fotoğrafını paylaşıyorum. Tallinn için 2 gece ideal bir zaman oldu.
Tallinn'de çektiğim diğer fotoğrafları merak ederseniz instagram hesabı aylakrobot'a bir göz atabilirsiniz.
Ulaşım
Gezme Tozma
Şehrin kalbi bir çok ülkede olduğu gibi Old Town(Eski Şehir)'da atıyor. Buraya aynı zamanda Kesklinn bölgesi de deniyor. Etrafı yüksek surlarla çevrili bu bölgeyi gezerken kameranızı elinizden düşürmeyecekseniz. Sadece TripAdviser da not aldığınız yerlere değil, gördüğünüz tüm sokaklara dalın. Sanki Orta Çağ Avrupa'sında geziyor gibi hissedecekseniz.
Akşamları en hareketli bölgeler, Old Town girişindeki meydan (Viru Square) ve Town Hall Square (Şehir Meydanı)' dır. Meydandaki mekanlar genelde çok turistik olduğundan, lokal yerleri bulmak için daha arka tarafları keşfetmenizi öneririm. Ben bu bölgeleri genelde fotoğraf, gösterileri izlemek ve meydandaki pazarı gezmek için kullandım.
Şehri tepeden panoramik olarak görmek isterseniz Toompea Tepesi tam size göre. Ben tesadüfen güneşin batışına denk getirdim ve kendimi şanslı hissettim. Bu arada eğer yazın gelmişseniz güneş gece 11 gibi batıyor ve 3 gibi doğuyor. O arada 3-4 saat de tam karanlık olmuyor. O nedenle gününüz çok uzun geçer.
Old Town dışında tavsiye edebileceğim yerler; eğer bahçe ve doğayı seviyorsanız Kadriorg Parkı, Alexander Nevsky Katedrali, Oliveste Kilisesi ve sanatı seviyorsanız Kumu Art Museum diyebilirim. Kadriorg Parkı yürüyüş keyfi için harika bir yer. Bahçe tasarımları fevkalade. Kadriorg Sarayı'da bunun içerisinde.
Pazarları çok severim. Ama buradaki pazar bana biraz zayıf geldi. O yüzden listenize ekleme konusunda insiyatifi size bırakıyorum:)
Yeme-İçme
Genelde gezdiğim yerlerde lokal yemekleri tercih ederim ve turistik olmayan yerleri bulmaya çalışırım. Her zaman şehir merkezlerinin dışına çıkarak daha uygun fiyatlı yerler keşfetmek mümkün. Tallinn'de de aynen buna devam ettim. Old Town içerisindeki turist dolu yerler yerine, surların dışına çıkarak şansımı denedim. En beğendim yerlerin başında, surların hemen çıkışındaki mütevazi Boheem Restaurant oldu.Yerel yemekler Old Town'daki mekanlara göre daha uygun fiyatlıydı. Çalışanları da çok güleryüzlü.
Toit's City Kafe tasarımıyla çok güzel bir yer. Biz gittiğimizde çok sakindi. Çok acıktığım için beni ancak hamburger tatmin eder dedim:) Fiyatlar azcık yüksek.
Son olarak konaklamadan da bahsedeyim. Ben arkadaşımla birlikte AirBnb'den bir ev kiraladım. Old Town içerisinde çok otantik, çok sevimli bir daireydi. Ev sahibi de çok yardımseverdi. İsteyen olursa ayrıntılarını veririm. Aşağıda odanın fotoğrafını paylaşıyorum. Tallinn için 2 gece ideal bir zaman oldu.
Tallinn'de çektiğim diğer fotoğrafları merak ederseniz instagram hesabı aylakrobot'a bir göz atabilirsiniz.
© 2017 aylakrobot.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder